Tarih ve Kültür

29.06.2011 17:32

 

KÜLTÜR VARLIKLARIMIZ

GELENEKSEL TÜRK EVLERİ

TAŞODA
      Taş Oda    17. yüzyılda yapılmış geleneksel Türk sivil mimarlık örneklerinden biridir. Bahçe içinde iki katlı bir konaktır. Alt kat depo ve ahır, üst kat oturma bölümü olarak inşa edilmiştir. Adını baş oda kısmının kesme taştan yapılmış olmasından almaktadır. Yapının en eski ve orijinal bölümü, “Başoda” diye adlandırılan odasıdır. Başoda’nın girişinde solda yüklük ve dolaplar, karşı duvarda gömme dolaplar ve ocak sağda ise bir Bursa kemeriyle ayrılmış ve çıkmayla son bulan seki yer almaktadır. Pencere kepenkleri ve dolap kapaklarının aynaları altın varak kaplı kornişlerle çevrelenmiş, yüklük kapakları kündekari tekniğinde yapılmıştır. Yüklük kapakları altın ve gümüş varaklarla bezenmiş, gümüş varakların üzeri kapak işi stilize bitki motifleri ile süslenmiştir. Taşoda’nın sofa ve başodasının tavanları ahşap tavan işçiliği, kalem işi, altın gümüş varak işlemelerle göz alıcıdır. Etnoğrafya Müzesi olarak kullanılmak üzere restore edilmiştir.

         KOCAODA
          Osmanlı sivil mimarisinin en güzel örneklerinden birisidir. 17. yüzyılda yapılmıştır. Bahçe içinde, iki katlıdır. Taş temel üzerine kerpiç ve ahşap yapı malzemesiyle inşa edilmiştir. Tavanları, hayat bölümü ve özellikle başodası, altın ve gümüş varak kullanılarak geometrik, arabesk çiçek motifleriyle bezenmiştir. Başoda kapısından başlayarak pencere ve vitray pencereleri, dolap kapakları ve üzerindeki nişleri, davlumbazı, yüklük kapakları, pencereler arasındaki ahşap kaplanmış boşlukları, pervazları ve tavan süslemeleriyle ender rastlanan güzellikte bir odadır. “Müze Ev” olarak kullanılmak üzere restore edilmiştir.

          MISIRLILAR EVİ

Mısırlılar Evi
Kent merkezinde, Oluklaraltı semtinde bulunan Mısırlılar Evi, dış yapısı, planı ve süslemeleriyle devrinin tüm özelliklerini taşıyan sivil mimarlık örneklerinden biridir. 19. yüzyılda yapılmış bu yapı, küçük bir bahçe içinde ve iki katlıdır. Alt katı taştır. Üst kat ise Bağdadi tekniğinde yapılmıştır. Geç dönem Osmanlı Mimarisi’nin güzel bir örneği olan Mısırlılar Evi, alçı şerbetlik, ahşap yüklükler, ahşap tavan ve tabanlarla süslüdür. Başoda’nın tavanında dairelerle oluşturulmuş, çiçek motifleriyle bezenmiş bir orta göbek ve bunu çevreleyen baklava dilimi motifleriyle süslü bir bordür yer almaktadır.

          PİRKULZADE KÜTÜPHANESİ
          Burdur Müzesi’nin içinde bulunan kütüphane yapısı, Osmanlı mimarisinin güzel bir örneğidir. Kütüphane bugün var olmayan Pirkulzade Medresesi’nin bir parçasıdır. 1824 tarihli vakfiyeye göre, Burdur Müftüsü Küçük Şeyh Mustafa Efendi tarafından yaptırılmıştır. Son hafızı kütüpleri Pirkulzade Hacı Hasan Efendi ve oğlu Hacı Necip Efendi olduklarından, Pirkulzade adı ile günümüze kadar gelmiştir. Pirkulzade Kütüphanesi, kare planlı, kubbeli, tek bir mekandan oluşmaktadır. Dış cephesi yöresel bir taşla örülüdür. Doğudan, geniş bir eyvanın ortasındaki kapıdan girilen yapının, güney dışında tüm cephelerinde demir kafesli pencereler vardır. Pencere üstleri beyaz taşlarla yapılmış yalancı kemerlerle süslüdür. İç kısımda güney duvarına, kitap rafları için kemerli niş biçiminde bölmeler bırakılmıştır.

KERVANSARAYLAR

SUSUZHAN
          Susuz Köyü’ndedir. Yazıtı yoktur. Ancak mimari özeliklerinden ve süslemelerinden XIII. Yüzyıl sonlarındaki Selçuklu sanatının ürünü olduğu sanılmaktadır. Kareye yakın dikdörtgen planda, tamamı kesme taştan bir yapıdır. En gösterişli yeri taç kapısıdır. Kapının yan söve kanatları, boş yer kalmayacak biçimde geometrik desenlerle süslenmiştir. Giriş nişinin üstünde geometrik oyma süslü iki kabara rozeti bulunmaktadır. Asıl nişin sağında ve solunda, kemer biçiminde yılan kabartmalarda iki küçük niş daha vardır. Bunların kalınlığında da iki ejder başı süslemeyi tamamlamaktadır.

          İNCİRHAN
          Bucak İlçesinin İncirdere Köyü’ndedir. XIII. Yüzyılda Selçuklu Hükümdarı Gıyasettin Keyhüsrev bin Keykubat tarafından yaptırılmıştır. Kapalı bölümü dikdörtgen biçimindeki kervansaray, kesme taştan yalın bir işçilikle inşa edilmiştir. Ortasındaki anıtsal taç kapının ön yüzü ve kapı nişinin içi, yapının genel mimarisiyle uyum sağlayacak biçimde süslenmiştir.
          Sütun başlıklarının iki yanında incelikle işlenmiş iki rozet, eyvan kemerlerinin başladığı yerlerde iki aslan kabartması ve iki güneş kursu yapının süslemelerini oluşturmaktadır.

HAMAMLAR

BALTAOĞLU HAMAMI
          Çeşmedamı mahallesindedir. Burdur’un en eski hamamı olduğu sanılan yapının hangi dönemde yapıldığı bilinmemektedir. Toprak yüzeyinin çok altındadır. Hamam 1950’lerdeki sahibinin adıyla anılmaktadır.

          ESKİYENİ HAMAMI
          Üçdibek mahallesindedir. Yazıtı yoktur. Aynı adla anılan caminin yanındadır. Burdur’un en eski eserlerindendir. Vakıflar İdaresine aittir. Eskiyeni Hamamı’nın 1803’de Mehmet Kethüda tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır.

          TABAK HAMAMI
          Ulu Cami’nin kuzeydoğusundaki Tabak Cami’nin bitişiğindedir. Vakıf kayıtlarına göre 1523’de Şeyhülislam Bedayi Efendi tarafından yaptırılmıştır. Önemli bir özelliği yoktur. Ahşap çatılı kare planlı, soyunmalığın iki yanındaki sıcaklık bölümlerinin çıkıntılar oluşturması, geleneksel taşra hamamlarına özgüdür. Moloz taştan beden duvarlarında yer alan kapı ve pencerelerin çıkıntılı işlenmiş kesme taş, söve ve silmeleri, geç dönem özellikleridir. Soyunmalığı tepeden aydınlatan ahşap fener kiremit çatının ortasındadır.
          
          Ayrıca Hocabali, Yenice hamamları da kayda değer özellik taşımaktadır.

ÇEŞMELER

Çeşmelerin pek çoğu günümüzde tümüyle yıkık ya da kullanılmayacak durumdadır. Oysa üstlerindeki süslemeler ve hat sanatı, Türk Taş işçiliğinin ince örnekleridir. Ayrıca kurnalar da bir ustalık ürünüdür.
          Burdur’da çok sayıda çeşme vardır.
          Sebilhane adıyla da anılan Pazaryeri Çeşmesi (1723)
          Kuyu mahallesindeki Şahin Sokağı Çeşmesi (1862)
          Divan Baba Camisinin yanındaki çeşme (1862)
          İnönü mahallesindeki çeşme (tarihsiz)
          Recep mahallesi Cami sokağındaki çeşme (1865)
          Özgür mahallesindeki Cümbüşlü Çeşme (1839)
          Uzun Çarşı’daki Kahve yanı Çeşmesi (1921)
          İstasyon karşısındaki Cadde Çeşmesi (1649)
          Pazar mahallesi Özdemir Sokaktaki Çeşme (1829-1830)
          Üçdibek mahallesi İstiklal caddesi, Çay kıyısındaki Çeşme (1902)